"I Wanna Be Yours, but the question is R U Mine?" -Alex Turner
Günümüzün ve son zamanların en başarılı rock gruplarından Arctic Monkeys, tarzları ve müzikleriyle hepimizi etkilemeyi başarıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri 2013 yılında yayımladıkları albümleri AM. Albüm yayımlanmasıyla gruba global bir başarı getirdi. Daha çok memleketleri İngiltere’de meşhurlarken Amerika’da da tanınmalarına sebep oldu. 2000’li yıllarda Green Day, The Strokes, Queens Of The Stone Age, The White Stripes gibi birçok rock grubu müzik yapıyordu ama 2010’lara geldiğimizde hip-hip ve pop müzik yükselişe geçti. Rock müzik de farklı bir şekle bürünerek elektronik ağırlıklı olmaya başladı. Imagine Dragons, Coldplay gibi gruplar rock türünün içinde sayıldılar. Arctic Monkeys’in geleneksel yöntemlerle gitar müziği yaparak oluşturduğu AM albümü de rock müzik hayranları tarafından oldukça ilgi gördü ve grubun dünya çapında rock müziğin en önemli temsilcilerinden biri olduğunu kanıtladı.
"I Wanna Be Yours, but the question is R U Mine?" -Alex Turner
Günümüzün ve son zamanların en başarılı rock gruplarından Arctic Monkeys, tarzları ve müzikleriyle hepimizi etkilemeyi başarıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri 2013 yılında yayımladıkları albümleri AM. Albüm yayımlanmasıyla gruba global bir başarı getirdi. Daha çok memleketleri İngiltere’de meşhurlarken Amerika’da da tanınmalarına sebep oldu. 2000’li yıllarda Green Day, The Strokes, Queens Of The Stone Age, The White Stripes gibi birçok rock grubu müzik yapıyordu ama 2010’lara geldiğimizde hip-hip ve pop müzik yükselişe geçti. Rock müzik de farklı bir şekle bürünerek elektronik ağırlıklı olmaya başladı. Imagine Dragons, Coldplay gibi gruplar rock türünün içinde sayıldılar. Arctic Monkeys’in geleneksel yöntemlerle gitar müziği yaparak oluşturduğu AM albümü de rock müzik hayranları tarafından oldukça ilgi gördü ve grubun dünya çapında rock müziğin en önemli temsilcilerinden biri olduğunu kanıtladı.
AM, 9 Eylül 2013 tarihinde yayımlandı. AM adı ve kapağıyla oldukça minimal bir tasarıma sahip. Grubun isminin baş harflerinden adını alan albüm, siyah zemin üzerine ses dalgası benzeri bir tasarımla Pink Floyd'un The Dark Side Of The Moon albümünün kağağı gibi ikonik ve sade bir tasarımla yayımlandı. Arctic Monkeys’in son üç albümü Suck It And See, Humbug ve Favourite Worst Nightmare albümlerinin toplamından daha çok sattı ve Billboard 200 listesinde 6. Sırada yer aldı. Arctic Monkeys’i en büyük başarısını getiren 2010’lu yılların en iyi rock albümlerinden biri olan bu eşsiz albümü daha yakından inceleyelim.
Albümün ilk şarkısı Do I Wanna Know?, bateri ve bir gitar riffityle başlıyor. Bu sürükleyici riff şarkı boyunca devam ediyor. Vokal de riffe eşlik ediyor. Alex Turner, yeni bir maceraya atılır gibi bir kadına sesleniyor ama aşkında karşılık bulamıyor. Şarkının klibinde oldukça ikonik albüm kapağının animasyon hali kullanılıyor. Albüm kapağıyla başlayan ses dalgası enstrümanları temsil ediyor. Sadece bu kliple bile Arctic Monkeys, albümün kapağını herkesin tanımasını sağladı. Şarkı, birçok ülkede bir numara olurken, Do I Wanna Know albümün de 1 milyardan fazla dinlenmesiyle en meşhur parçası. Albümün ilk teklisi R U Mine?, The Black Keys’in ön grubu oldukları dönemde konserlerini sonlandırmak için yazdıkları ve yayımladıkları albümün ilk parçası. R U Mine, Jamie Cook’un riff gitarların olduğu ve Matt’in bateri vuruşlarının ön planda olduğu bir şarkı. Alex Turner’ın vokalindeki ve müziklerindeki değişim bu şarkıyla başladı. Yine hızlı tempoda ama bu sefer daha ritmik gitarlar ve daha R&B tarzında ritimlerle 2010’lu yılların rock müziğini tanımlayan bir tarz yakaladılar. Adından da anlaşılacağı gibi Alex Turner, ilginç benzetmeleri ve onu yarı yolda bırakmayan özgüveniyle şarkıyı söylüyor. Klibi albümden oldukça önce yayımlanan parçanın arabanın içinde Jamie olmadan Alex, Matt ve Nick’in şarkıya eşlik ettiğini. görüyoruz. One For The Road, yüksek tempolu iki şarkıdan sonra ritmi biraz düşürüyor. Arctic Monkeys albümlerindeki yüksek tempolu birkaç şarkıdan sonra temponun düşme geleneği AM’de de sürüyor. Sakince "the shake rattle and roll" diyerek Elvis Presley'nin şarkısına gönderme yapıyorlar. Bu dönemde Arctic Monkeys tarzını da değiştirerek Oasis benzeri "iyi çocuk" görünümünden 1950’ler ve 1960’ların deri ceketli, ince kravatla takım elbiseli siyah ağırlıklı klasik rock tarzını sahipleniyorlar. One For The Road’la albümün kısa da olsa ilk gitar solosunu duyuyoruz. Bundan sonra başlayan Arabella sözler açısından oldukça ilginç "organik sigara", "galaksinin köşesi gibi dudaklar" gibi tabirler içeriyor. Daha öncesinde gitarlar hep riff şekilde çalınmışken ilk kez elektro gitar akorlarını Arabella’da duyuyoruz. Jane Fonda’nın canlandırdığı Barbarella karakterine oldukça benzeyen Arabella, adını Alex Turner’ın o zamanki sevgilisi Arielle’den ve Barbarella’nın birleşiminden alıyor diye tahmin ediliyor. Arctic Monkeys şarkılarında oldukça sık olduğu şarkı Arabella ve onunla yaşadığı sıra dışı ilişkiye dayanıyor. Sonundaki yine kısa ama etkileyici gitar soloyla albümün bir rock albümü olduğunu kanıtlıyorlar. Bir sonraki şarkı I Want It All da rock soundu ve diğer rock gruplarına hayranlığı devam ediyor. Queen’in aynı isimli şarkısından esinlenilmiş gibi gözüken şarkıda en önemli rock gruplarından The Rolling Stones’un 2000 Light Years From Home şarkısına da gönderme yapılıyor. Arctic Monkeys yine bir kadına olan aşkından farklı bir şekilde bahsediyor.
Sonrasında No.1 Party Anthem ile piyano seslerini duyuyoruz ve tempo yeniden düşüyor. Şarkı, bir partiyi ve o partiye giden, James Dean gibi kötü çocuk havası veren birini anlatarak başlıyor. Elbette, kapalı alanda güneş gözlüğü takıyor, deri ceketler giyiyor. Gece hayatında olsa bile bir şeylerin eksik olduğunu ve her akşam farklı bir kadınla vakit geçirip gerçek bir şeylere sahip olamamaktan muzdarip. Yine de kendini zorlayarak eğlencesine devam ediyor ve aşık olmaktan korkuyor. 1 numaralı parti marşı ise o dönem her akşam partilerde çalınan çok da iyi olmayan bir şarkı, tüm olaylar yaşanırken arka planda eşlik ediyor. Oldukça eğlenceli gözüken bir ortam bu şarkıyla kalp kırıcı ve üzücü bir şekilde yansıtmayı başarmışlar. Mad Sounds da albümde bu şarkıyı takip ediyor. Çok benzer bir konuyu işleyen iki şarkı tempo olarak da benziyorlar. Yüksek sesli müziği unutup çılgın yaşamına devam eden kişilerin iç dünyasını yansıtan şarkılar aslında Arctic Monkeys üyelerinin yaşadığı ve asla kaçamadıkları rockstar hayatının bir yansıması olarak bizi derinden etkiliyor.
Fireside ile ilk kez akustik gitar akorları duyuyoruz. İki duygusal şarkıdan sonra tempo yükseliyor ve bir ayrılığı anlatan Fireside’la eski Arctic Monkeys şarkıları gibi tekrar eden gitar melodileriyle bir şarkı başlıyor. Bu sayede bir süre duygusallıktan sonra kaldığımız yerden devam ediyor. Albümün öne çıkan şarkılarından Why’d You Only Call Me When You’re High?’ı, Alex Turner, "R&B beatlerinin The Beatles’la tanışması" şeklinde tanımlıyor. The Storkes’un Heart In A Cage şarkısına da gönderme yapıyor. Alex Turner parti gecesinin yalnız bitimini anlatıyor. Nick’in bası ritimleri şarkıya dramatik ama heyecanlı bir hava katıyor. Alex eve gitmesi gerektiğini fark etse de gitmek istemiyor çünkü istediği kişi yanında değil. Kadını arıyor, onun fikrini değiştirmek istiyor ama ona gelen mesaj ise "Neden beni sadece kafan iyiyken arıyorsun?" Albümün sonuna yaklaşırken Snap Out Of It eğlenceli ve modumuzu yükselten bir riffle başlıyor. Alex Turner, uzun süredir görmediği bir kadının ciddileşen ilişkisini öğreniyor ve onu bundan vazgeçirmeye ve onu ilişkisini bırakana kadar bekleyeceğini söylüyor. Nakaratta yine falsetto vokaller ve Snap Out Of It derken vokallere eşlik eden Jamie Cook’un gitarı şarkıyı dertlerimizi unutturan ve ne olursa olsun bizi mutlu eden bir hale sokuyor. Video klibinde sanki ilişkiden vazgeçmediğine pişman olmuş güzel bir kadın Arctic Monkeys’in stüdyo videolarını izleyerek üzülüyor. Knee Socks, depresif bir ortamı neşelendiren bir gitar riffiyle başlıyor. Eski Arctic Monkeys albümlerindeki ritimlere benzeyen hızlı ama eskisine göre daha olgun bir şarkı. Alex Turner’ın ilginç söz yazma becerilerini bu şarkıda da görüyoruz. Alex, evde duran bir kızdan bahsediyor. Dağınık bir evin içinde oturuyor. Gece yarısı 0’lar saatte sıralanıyor ve kız evin içinde Alex’in gerçekten sahip olduğu gökyüzü mavisi Lacoste’u ve diz çoraplarıyla dolaşıyor. Kızın yaşadığı depresyondan çıkmasını ve onun olmasını istiyor. Martin Scorsese’nin filmi Mean Streets ve soundtrack’ı Be My Baby’ye gönderme yaparak kızla birlikte olmak istediğini anlatıyor. Bu yüksek tempolu şarkının bitimiyle tempo bir son kez daha düşüyor ve Alex Turner "Sadece senin olmak istiyorum." diyor.
Albümün son şarkısı I Wanna Be Yours, indie türünde başlıyor. Oldukça sıra dışı metaforlarla kendini nesneleştirerek kızın kullandığı eşyalardan biri olmak istiyor. Bu yavaş ve üzücü aşk şarkısının yavaşça uzaklaşmasıyla albüm bitiyor ve bizi duygularımızla baş başa bırakıyor.
Arctic Monkeys; görüntülerini sanat dillerini değiştirerek AM’le yeni bir tarz yarattı. Daha rocker siyah ve beyazın ağırlıklı olduğu kıyafetlerle Vintage ama eskimeyen görüntüyü 2010’lara taşıdılar. Kliplerinde siyah beyaz ve Duran Duran gibi süper modellerin oynadığı dramatik kliplerle AM albümündeki 6 şarkıyı video ile yayımladılar. Müziklerinde de bir değişime giderek R&B ve hiphop tarzını rock türüne uyarladılar. Böylece ilk albümlerindeki hızlı tempolu ve gitar akorlarının önde olduğu garage rock tarzından uzaklaşarak müziklerini de olgunlaştırdılar. Rock müziğin ana akımdan uzaklaştığı bir dönemde bize oldukça farklı duyguları hissettirebilen ve sürekliyici bu müthiş albümle en büyük başarılarını yakaladılar. İngiltere’de yerel olarak ünlü olsalar da artık tüm dünyadaki en önemli rock gruplarından biri olduklarını bu muhteşem albümle kanıtladılar. AM, günümüzde de hala Billboard listelerinde yer almaya devam eden son dönemlerin en önemli albümlerinden biri olmaya devam ediyor.
