![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_e67dd2098f1e42f08afec945f6f23e10~mv2.png/v1/fill/w_980,h_622,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/b4d899_e67dd2098f1e42f08afec945f6f23e10~mv2.png)
“Sci-fi is off the table. We are back on Earth” - Alex Turner
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_1409a8d9e8894a64a857890a12fc9b52~mv2.png/v1/fill/w_980,h_980,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/b4d899_1409a8d9e8894a64a857890a12fc9b52~mv2.png)
Albüm puanı: 7.8
Arctic Monkeys’in 7. albümü ya da kısaca AM7 diye tabir edilen albüm, Matt Helders yıl başında albümü çıtlattığından beri heyecanla bekleniyordu. Grubun önceki albümden sonra, yeni albümün onlara popüleritesini kazandıran ve gitar müziğinin ön planda olduğu AM albümüne mi, retrospektif bir bakışla bilim kurgu konseptli Tranquility Base Hotel & Casino albümüne mi yoksa Alex Turner’ın Miles Kane ile daha orkestral çalışmalar yaptığı The Last Shadow Puppets albümlerine mi benzeyeceği merak ediliyordu. AM7, yani The Car’a dair ilk izlenimimizi sağlayan There’d Better Be a Mirror şarkısından The Last Shadow Puppets gibi bir hissiyat almıştık. Fakat The Car, tüm geçmiş işlerden esintilerle Arctic Monkeys’in sanatını yepyeni ama bir o kadar da tanıdık bir şekilde sunuyor. Arctic Monkeys yeni albümünde hiç olmadığı kadar enstrümantal, orkestral ve retro.
Müzikle birlikte albümde görsellik de ön planda. Albümün ilk teklileri There’d Better Be a Mirrorball ve Body Paint klipleri sinematik çekimleriyle bizi muhteşem bir estetik dünyaya götürüyor. Üstelik Alex Turner yeniden yönetmen koltuğuna oturmuş.
Diskoya yakınlığını ilk şarkıdan belli eden albümde orkestrasyon ve çok katmanlılık müziği derinleştiriyor. Bazı şarkılarıyla ruhumuzun derinliklerine dokunabiliyor. Müzikal anlamda The Car, elbette ki 1970’lerin diskolarını ve yer yer dramatik 1960’ları ziyaret eden bir albüm. Rock revival’dan oldukça uzakta Saturday Night Fever gibi çok da kaliteli olmayan ritimleriyle alkış tutturan, yakın zamandan Bruno Mars’ı andıran dramatik balladlarıyla hüzünlü şarkılarla ilerliyor.
The Car; Tranquility Base Hotel & Casino albümündeki bilim kurgusal gerçeklikten dünyaya geri döndürüyor. Artık Alex Turner, 21. yüzyıl toplumunu eleştirel bir dille anlatmaktan uzaklaşıyor. İlginç imgelerle, melankolik hikaye anlatıcılığına devam ediyor. Her şarkıda farklı bir ana odaklanıyor ve incelikle durum betimlemesi yapıyor. Her ne kadar farklı zamanları anlatıyor olsalar da her şarkı bizi araba, jet ski veya yatla bir yere götürüyor ve 10 şarkıyı tek bir yerde toplamayı başararak farklı duygulara daldırıyor.
Albüm yeri geliyor dördüncü duvarı yıkıyor ve kendi hikayesini, önceki albümlere gelen eleştirileri anlatıyor. Jon Bon Jovi tarzı bir vokalle bu durumun en güzel örneği de albüme adını veren The Car şarkısı. Sözler yeni Arctic Monkeys müziğini savunuyor ve eleştirilere karşı duruyor. AM albümünden sonra Tranquility Base Hotel & Casino albümünün bazı hayranlarda yaşadığı hüsranın bu albümde de devam etmesinin sebeplerini ve büyük fikirlerini açıklamaya çalışıyor.
Alex Turner Arctic Monkeys'le bu bir araya gelişinde eski Arctic Monkeys'den ve hatta The Last Shadow Puppets'dan uzaklaşıyor. The Car albümü bazı yerlerde absürd bile diyebileceğimiz sözleriyle derinlikli bir dramatize etme çabası ve yine retro ama maalesef yer yer monoton. dramatik, derin ve retro ama maalesef monoton. Yine de etkileyici ve keyifli bir albüm deneyimi sunuyor.