![](https://static.wixstatic.com/media/01d8a7_0e7e1f6e02be4e2ca7e20c82f15e6481~mv2.jpg/v1/fill/w_900,h_600,al_c,q_85,enc_avif,quality_auto/01d8a7_0e7e1f6e02be4e2ca7e20c82f15e6481~mv2.jpg)
True (2013) & Stories (2015).
Albüm isimlerinin birbirini tamamlaması tesadüf değil; çünkü sanatçı, 2017 yılında kendi hayatını anlatan filmini Avicii: True Stories ismiyle yayımladı.
Filmde Ibiza’da verdiği son konserin yarım saatlik şahane performansı da bulunuyordu. Ancak filmin afişinde de belirtildiği gibi bu konser sadece Ibiza’daki değil, kariyerinde de verdiği son canlı performanstı:
Daha önce aşırı alkolden hastaneye kaldırılan sanatçı, hayatının bu döneminde hem psikolojik hem de fiziksel sağlık sorunları yaşıyordu.
Bu nedenle de 2016 yılında canlı performans vermeyi tamamen bırakmıştı. 20 Nisan 2018 tarihinde ise müzisyen, Umman’ın başkenti Maskat’ta maalesef ölü bulundu. Ailesi, birkaç gün sonra ölüm nedenini intihar olarak açıklayıp sevenlerini daha da üzdü.
Tim Bergling, henüz 28’indeydi. Ardında birçok değerli eser bırakan DJ’in en önemli kaydı ise şüphesiz ilk stüdyo albümü "True" oldu.
Genç sanatçının ilham aldığı isimler, şurada belirtildiği üzere Daft Punk, Swedish House Mafia ve Eric Prydz gibi büyük müzisyenlerdi. Bu isimleri örnek alarak müziğinin temelini yaratan Avicii, hem kendi çalışmalarının hem de dünyadaki elektronik müziğin sınırlarını, başka tarzlarla harmanlayarak genişletmeyi başardı.
DJ, Amerikan halk müziklerinden country başta olmak üzere soul ve bluegrass gibi türleri de kendi house müziğine adapte etti. True albümü ise bu noktada bütün dünyadaki genç / yaşlı DJ’lere örnek olan bir eserdi.
Albüm, EDM’in sınırlarını genişletirken aynı zamanda radyo dostu birçok hit parçayı da Las Vegas’tan tutun Alaçatı’ya kadar inanılmaz geniş bir kitleyle buluşturdu.
Albümün en önemli işi ise şüphesiz "Wake Me Up" oldu: HBO’nun iptal ettiği güzelliği "How to Make It in America"’nın jeneriğindeki "I Need A Dollar"’la sevdiğimiz Aloe Blacc, bu parçada da şarkıyı resmen uçuruyor.
Nakarata kadar Folktronicatüründe gitar ve beat’lerle ilerleyen parça, bir anda EDM’e evriliyor ve dinleyiciyi anlında yakalıyor. Parçanın orijinalliği ise albümün genelini yayılmış durumda:
Dan Tyminski vokalli "Hey Brother" ise resmen bu parçanın uzaktan kuzeni gibi. Ayrıca Avicii’nin bu harmanlama dokunuşunu disco ve soul’a uyarladığı güzellikler de var: Efsanevi grup Queen’in turne solisti / "American Idol" ikincisi Adam Lambert’ın vokallerindeki nakarat şarkısı "Lay Me Down" ve Amerikalışarkıcı Audra Mae’nin döktürdüğü "Shame On Me" bunlardan ikisi.
Audra Mae’nin gerçek anlamda “Avicii’nin önüne gectiği Avicii parçası” ise "Addicted to You". 2:28’lik kısacık süresi ile dinleyicinin tadını damağında bırakan şarkı, albümün en özel işlerinden biri.
“I'm addicted to you, hooked on your love. Like a powerful drug I can't get enough of. Lost in your eyes, drowning in blue. I'm out of control, what can I do?” nakaratıyla ise tam bir güzelleme. Duyguyu parçanınn her anında hissedebiliyorsunuz.
Ayrıca Charley Ann Schmutzler’in de şuradaki "The Voice of Germany" performansında ise ona dönmeyen 3 jürinin zevksizliğini izleyebilirsiniz. Bu arada Schmutzler, o yarışmayı kazandı.
Albümün Amerikan verisyonunun enstrümantallerinden "Heart Upon My Sleeve" ise özellikle gitarların ve yaylıların uyumuyla ortaya hem akıcı hem de etkileyici bir eser çıkartıyor.
Genel olarak ise bu albüm, daha önce ifade ettiğimiz gibi Avicii’nin 28 yıllık hayatının en değerli mirası. Keşke hayatına devam edip klişe yıkan bu tarz düzenlemelerine devam edebilseydi.
O, sadece insanları baslarla zıplatan bir eğlendirici değildi; elektronik müzikte derin izler bırakan bir yenilikçiydi.
Seni müziğinle anıyoruz güzel adam...
Kaynak: 1