Bon jovi, bu yıl grubun adını taşıyan ilk albümlerinin 40. yılını kutluyor. Çoğu grubun göremediği bu yıldönümünü Forever albümüyle müjdelediler. Albüm, Bon Jovi’nin kariyerinden ve Jon Bon Jovi’nin hayatından izler taşıyor.
Bon Jovi çocukluğumdan beri en çok sevdiğim gruplardan biridir. Doğrusu son birkaç albümü için pek heyecanlamamıştım fakat Forever’ı dinlemek için sabırsızlandım. Albümün ilk teklisi Legendary yayımlandığında hem şarkının kendisi hem de albümün kapağındaki siyah -beyaz fotoğraf beni çekti. JBJ’in giydiği, New Jersey albümünün benzeri tasarımla Bon Jovi Forever yazan çok cool kot ceket ve Legendary’nin sözleri, Bon Jovi albümlerinin ne kadar özlediğimi farketmediğim dünyasını bana hatırlattı. Albümün en hoş özelliklerinden biri “good old days” nostaljisi tuzağına düşmemesi. Forever grubun kendi üzerine retrospektif bir bakışını taşıyor ama bugün nerede olduklarından da kopmuyor.
Özellikle yeni yayımlanan Thank You, Goodnight: Bon Jovi Story belgeselini izleyerek albümü dinlediğimizde her şey daha da anlamlı hale geliyor. Grubun kariyeri boyunca durmadan çalışması, konserlerinde gösterdikleri özen, hayranlarına saygıları ve asla pes etmeyişlerini izleyince anlıyoruz ki üzerinden 40 yıl geçse bile her albümü aynı ilk günkü titizlikle ve hatta heyecanla yapıyorlar. Albümlerinin ulaştığı başarının zaman içinde onlar için anlamı değişse bile iyi bir şarkı yazmanın ve seyircileriyle onbinlerce kişilik arenalarda birlikte söylemenin anlamı değişmiyor.
Belki de bu yüzden albümü dinlediğimde eski bir dostla buluşup onun hayatında olanları dinliyormuşum gibi hissettim. Öyle ki 40. yılında bir grubun amacı artık hit şarkılar yazmak değil. Onlar kendilerine müzik yolculuklarında eşlik eden hayranlarıyla buluşmak için yeni albümler yapıyorlar. Bon Jovi Forever’la hayranlarına bir kere daha sesleniyor. 40 yıl sonra da yeni bir albüm ile ve her zamanki gibi muhteşem bir turneyle hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyorlar.
Bon Jovi’nin diskografisini derinlemesine dinlediğimizde 2009 yılında yayımlanan The Circle albümünden itibaren daha kişisel ve kariyerlerinde o anda bulundukları yeri anlatan albümler yayımladıklarını söylemek mümkün. Jon Bon Jovi’nin sosyal meselelere hassasiyeti, aile yaşamı bir önceki albümleri 2020’de ön plana çıkmıştı. Forever’da da bu konular işleniyor. Albümde Jon Bon Jovi’nin incelikli ama iddialı şarkı sözleri, akustik arpej gitarlar ve yer yer yaylı çalgıları dinliyoruz. Şarkı sözleri bakımından Legendary ve Kiss The Bride şarkıları öne çıkarken, en iyi düzenlemeye sahip şarkının Seeds olduğunu düşünüyorum. Forever’da büyük hit olacak bir şarkı yok çünkü albüm bu kaygıyla yapılmamış ama her Bon Jovi albümünde olduğu gibi milyonlarla birlikte söylemek için yazılmış stadyum rock şarkıları yine var. Grubun neredeyse imzası haline gelen talk box kullanımı Living Proof şarkısında duymak hoş. The People’s House ise daha ilk notalarıyla Keep The Faith diyor. Jon Bon Jovi aynı ritmin yavaşlatılmış hali Keep The Faith’deki öfkeli ama tutkuyla umudunu canlı tutan genç adamı 32 yıl sonra yeniden konuşturuyor; bu sefer tutunmaya çalışmaktan değil, geçtiği yoldan dem vuruyor.
Bon Jovi Forever’da sadece 40 yılın muhasebesini yapmaya kalkışmıyor, 4 yıl aradan sonra yeni bir albüm ile kariyerinin bir anını bizimle paylaşıyor. Biz de önceden beri mest olduğumuz o sesin konforunda yeni şarkılar dinliyoruz. Bu tanıdık dünyadaki yeni keşifler her zaman mutluluk verici.