![](https://static.wixstatic.com/media/01d8a7_7d48d684435844f2b87c4dded27b4a16~mv2.jpg/v1/fill/w_963,h_698,al_c,q_85,enc_auto/01d8a7_7d48d684435844f2b87c4dded27b4a16~mv2.jpg)
"Zaman geçtikçe birikiyor
bir sürü parçalar ya da parçacıklar.
Vakti gelince de bunları albümleştiriyoruz."
- Ari Barokas (IG)
Albüm Puanı: 8/10
Öne Çıkan Parçalar:
1. Kufi 2. Anılar, O Geceler 3. Teessüf Ederim
11 yıl sonra “vakti” en nihayetinde gelmiş demek ki Duman da bunca sene sonra çıkardığı albümünün promosu için bu eski röportajından bir kesit kullanıyor. PR konusunda Duman her zaman çok net bir tavır sergilemiştir. Burada da böyle işte çok net bir açıklama var: Vakti gelmiş.
Tıpkı bir sonbahar günü "bir anda" Darmaduman (2013) albümünü yayımlamaları gibi. Hatta yaz mevsiminin ortasında "aniden" iki albüm birden çıkarmaları gibi: Duman I ve Duman II (2010). Grup, kariyeri boyunca hep bu yolu izledi. Uzun yıllar verdikleri ara ise doldu, o “vakit” geldi: 11 yıl sonra Kufi (2024) adında yeni bir albüme sonunda kavuştuk, çok özlemiştik.
“Türk müzik tarihinin en büyük rock grubu” tartışması yapılacaksa, mutlaka o birkaç adaydan biri olacaktır Duman. Bu konuda bu yazımızı okuyanların hiçbir şüphesi yoktur diye düşünüyoruz.
İşte bu seviyeye gelecek kadar kadar efsaneleşmiş bir rock grubunun tam 11 (evet on bir) yıl sonra albüm çıkarması, bizi neden hiç heyecanlandırmadı?
Bu soruyu kendimize üzülerek soruyoruz. Cevabını ise çok net biliyoruz: 2020’li çağların bu “yeni medya” dönemindeki “yeni kurallara” kanıp albüm için akıl dışı bir PR stratejisi uygulandı.
11 yıllık aradan sonra gelen ve gerçekten çok özel olan bu albüm için tek bu sebep yüzünden heyecanlanmadık: Albümün çıkış zamanının bir yerine üç tarihte yapılması. Bu dahiyane stratejiyi kim düşündüyse kendisini tebrik etmek istiyoruz. Haziran ayında 2 şarkı, Ağustos ayında 1 şarkı, Ekim ayında 5 şarkı ve Aralık ayında 8 şarkı olacak şekilde bu albüm yayımlandı.
![](https://static.wixstatic.com/media/01d8a7_62e04fe9514d4a0091e4127699c14b80~mv2.png/v1/fill/w_980,h_382,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/01d8a7_62e04fe9514d4a0091e4127699c14b80~mv2.png)
Halbuki yukarıda bahsettiğimiz gibi son üç albümünde yapmış oldukları üzere albümü önceden hiçbir single olmadan sürpriz bir şekilde bir anda çıkarmış olsalardı. Kufi (2024) albümü için de kesinlikle herkes ama herkes heyecanlanmış olurdu. Neden bu albümde böyle bir yol izlediler anlamak mümkün değil. Yapabileceğimiz tek yorum ise “yeni medya”daki bu algoritmik düzende sürekli single ya da EP çıkarıp sürekli gündemde kalmak isteyen “yeni” sanatçıların stratejisini uygulamış olmaları.
Halbuki buna hiç gerek yok ki. Siz Duman’sınız. Türk rock tarihine geçmiş olağanüstü bir grupsunuz. Fan base’iniz hiçbir zaman yok olmadı hatta yeni nesil de sizi çok sevdi ve kitleniz daha da arttı. Spotify’da aylık 4 milyona yakın dinleyiciniz var. Hala sürekli sold out konserler veriyorsunuz. Efsanevi bir konumdasınız. Sizin böyle bir stratejiye hiç ihtiyacınız yok.
![](https://static.wixstatic.com/media/01d8a7_7e7636f134c94fd3bdea670cce10f058~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_832,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/01d8a7_7e7636f134c94fd3bdea670cce10f058~mv2.jpg)
Dünyaya da baktığımızda yine işler bu şekilde yürüyor. 2024’ün en çok dinlenen iki albümünü yapan Billie ve Taylor da albümlerine dair hiçbir single çıkarmadan sürpriz bir şekilde yayımladı; çünkü çok büyük bir kitleleri var, böyle bir stratejiye hiç ihtiyaçları yok. Böylelikle albümü bir anda tamamen salıp o heyecanı diri tutup “hype”ı asla bozmadılar.
Türkiye’den ise 2024 yılının bize göre en iyi yerli albümünü yani detaylıca incelediğimiz Kahırlı Merdiven’i yapan Adamlar için aynısını söyleyebiliriz. Onlar da bir önceki albümlerini ikiye bölüp çıkardı ve belli ki daha sonra buna pişman olup bu stratejiden vazgeçti. Son albümlerini single çıkarmadan yayımladı.
Peki Duman tartışılmasız müzik tarihimizin en büyük rock gruplarından biri dedik, bu kadar büyükse neden albümünü dört farklı tarihte çıkarması bir sorun yaratıyor? Sorusunu sorabilirsiniz. Cevabını verelim: Albümün ikinci yarısı, bize göre bütün olarak ilk yarısından çok daha kaliteli. Bu nedenle de grubun (elbette Kufi şarkısı dışında) izlediği stratejiye üzülüyoruz. Bu albüm müzik piyasasında çok daha fazla ses getirebilirdi ki Aralık 2024 tarihinde yani albümün çıktığı ayda bu yazıyı kaleme alıyoruz. En fazla ses getirmesi gereken ayda yazıyoruz. Çok üzücü.
Yine de hayatımıza oldukça etki etmiş bu üç adamı zaten çok çok fazla sevdiğimizden dolayı bu eleştirileri yazma ihtiyacı hissediyoruz. Yoksa Duman gibi devasa büyüklükte bir grup elbette bu sebep yüzünden çok yara almaz. Duman, Duman’dır. Müzik tarihimizin en önemli değerlerindendir. Tek kelimeyle bir efsanedir. Kufi albümü ise bu efsanenin 11 yıl aradan sonra çıkardığı eser olduğu için tek başına bu sebeple bile oldukça özel bir albümdür.
Albümün içeriğine geçecek olursak, genel olarak hem yıllardır Özgürlüğün Ülkesi ve Eyvallah gibi duymaya alıştığımız türden siyasi şarkılar hem de grubun ikonikleşmiş aşk temalı şarkıları mevcut. Önceki albümlerle kıyasladığımızda ise siyasi ve toplumsal temaları işleyen parça sayısı ise bu albümde net bir şekilde çok daha fazla. Grup, bu geleneğini artarak sürdürürken özellikle logo ve albüm kapağı tercihinde de son üç albümdeki klasik sade konseptini sürdürerek kalpleri daha albümü dinlemeden bile kazanıyor.
Nerde Benim Kafam ile açılan albüm, enerjik gitar riff’leriyle grubun grunge kökenlerine selam çakıyor. Albümlerin ilk şarkılarının yeri çoğu zaman ayrıdır ve genellikle özel işler çıkar. Ancak bu şarkıdaki sound keyifli olsa da albümün geneline göre bir tık fazla sade hatta biraz fazla basit kalıyor.
Ardından gelen Kufi, rahatlıkla söyleyebiliriz ki single olarak yayımlandığı 2024 yazının resmen rock hiti oldu. Grubun “resmi geri dönüş şarkısı” olan bu eser, hem yarattığı etki hem de dinlenme sayısı ile herkese resmen “Duman, geri döndü.” dedirtti. Örneğin bir başka geri dönüş olan Sirenler (2022) albümündeki hiçbir single bu etkiyi yaratamamıştı. Bu şarkı, yabancıların “crowd-pleaser” olarak tabir ettiği şekilde çıkar çıkmaz halk tarafından bir anda benimsendi. Zaten Senden Daha Güzel-vari bir davul açılışı ile başlayan şarkının nakaratı da tam konser seyircilerinin eşliğine uygun bir yapıda. Gerçekten daha catchy bir nakarat düşünülemezdi. Özellikle son nakarat öncesindeki akapella kısmı gerçekten oldukça yerinde bir tercih olmuş, parçanın sonuna cuk diye oturmuş.
Duman artık bundan 10 yıl sonra bile bu şarkıyı konserlerinde kesin çalar, işte sadece birkaç ay içinde bu parça öyle bir hit haline geldi. Parçanın sadece nakaratının değil aynı zamanda verse’lerinin de oldukça akılda kalıcı bir melodiye sahip olması ise kesinlikle bütünsel olarak bu eseri albümün diğer şarkılarından bir üst noktaya koyuyor. Gitarlar ise çok ön planda olmasa bile davul ritmi ve bestesinin sadeliğiyle çok rahat bir şekilde loop’a alınabilen ve defalarca dinlenebilen bir eser oluyor. Bu arada "Kufi ne demek?" diyenler için de şarkının kelime anlamını da eklemeden geçmeyelim:
“Kufi, İslam sanatında ve Arap yazı tarihinde önemli bir yer tutan eski bir Arap hat sanatı türüdür. Adını, Irak'taki Kûfe şehrinden alır. Kûfi yazı, özellikle Kur'an-ı Kerim’in ilk el yazmalarında ve taş, seramik, metal ve mimari süslemelerde yaygın olarak kullanılmıştır.”
Şarkının en hoşumuza giden özelliği ise elbette muazzam noktalara dokunan mükemmel siyasi sözleri oluyor. Sözlerin temsil ettiği siyasi göndermelere üzerlerine tıklayarak erişebilirsiniz.
Ayrıca elbette “Kargaları (iktidar) yine kovamadık abi, korkuluk (muhalefet) çok enayi.” sözünü de unutmamak gerek. Genel olarak bakıldığında ise şarkı tek kelimeyle albümün hiti ve albümün ise elbette zirve noktası oluyor. “İyi ki Duman var.” dediğimiz şarkılardan biri bu.
İçimde Aşk Var, tempoyu birden düşüren ve sürekli aynı melodiyle sürüp giden bir eser. Özellikle gitarların 02:40’da girmesine kadar olan bölümün çok akıcı olduğu söylenemese de orta şeker bir Duman şarkısı dinliyoruz.
Bir Güzellik Yapsana, akılda kalıcı ve birbirinden farklı birçok gitar riff’i ve özellikle de nakaratıyla ön plana çıkıyor. Yine de parçada en son ana kadar genel bir ruhsuzluk hakim gibi. Buna karşın, parçanın zirve noktası olmayı başaran en sondaki sololar ise oldukça etkileyici.
Albümün en kaliteli işlerinden biri olan Haykırdım Ben, grubun özellikle ikinci albümünden sonra alıştığımız o hem duygusal hem sert hitlerine yakın bir hissiyata sahip. Oldukça samimi sözlere sahip olan şarkı, elbette esas olarak sondaki nakaratıyla akılda kalıyor. Kaan Tangöze’nin ilk iki nakaratı bastan söylemesi ve en sondakinde ise tize çıkması, adeta tek başına şarkının seviyesini yükseltiyor.
Kamikaze, albümün çıkışının ikinci bölümü olan Ekim 2024 ayındaki EP’ye ismini verecek kadar grubun önemsediği bir şarkı olsa da sadece ve sadece back vokal dolu o enerjik nakaratıyla keyif veriyor. En sondaki solosuyla ise -fazlasıyla- akılda kalıyor. Şarkının ortasındaki solo, sondaki soloya göre ön plana çıkmasa bile Batuhan Mutlugil’in tamamen özgürce takıldığını hissedebilmek çok mümkün. Outro ise o muazzam bluesy gitar solosuyla parçanın tek akılda kalıcı ve iz bırakan yeri oluyor.
Sürmekte olan malum savaşa ithafen yazılan Gazze’de, albümün en hassas şarkılarından biri oluyor. Mutlaka savaş çocukları gerçeklerini yüzümüze tokat gibi vuran müzik klibiyle beraber dinlenmesi gereken bir parça bu. Özellikle nakarattaki o yemek alma bölümü cidden çok çarpıcı.
Duman, kariyeri boyunca her zaman siyasi ve toplumsal olaylara ses çıkaran bir grup olmuştur. Burada da grup, sadece şu cümlesiyle bile yine klasını konuşturuyor:
“İnsanız kardeş, susmak yakışmaz.”
Albümün en sakin tempolu şarkısı olan Canımsın, her ne kadar özellikle gitarlarının arpejleriyle içimize sürekli işlese de özellikle sözlerinin de biraz anlamının havada kalması ile dinleyiciyi çok zor bir şekilde yakalayabiliyor. Mutlugil’in albümde yazdığı 3 şarkıdan biri olan eser, hem karışıklığı hem doğaçlamalarıyla gerçekten de fazlasıyla bir Mutlugil şarkısı.
Hele Hele Gur Gur, yüksek enerjisi ve siyasi hicivleriyle dikkat çeken bir iş oluyor. Yer yer oldukça eğlenceli bir parça olsa da özellikle sözleri daha net siyasi eleştiriler barındırsaydı çok daha anlamlı bir iş olabilirdi. Şarkı sözleriyle beraber şarkı da biraz havada kalıyor. Albüm ise bu şarkının ardından gelen eserlerle adeta vites artırıyor.
Teessüf Ederim, ilk saniyelerindeki aprejlerinden bile bir Duman klasiği adayı olduğunun sinyallerini veriyor ve ilk verse ile bizi yakalıyor. Şarkı sözlerindeki net aşk betimlemeleri ve verse sonrası temposunu giderek artırması ile nakaratta zirveye çıkıyor. Albümün en hissiyatlı şarkılarından biri olup içimize işliyor:
“Her daim hayal ederim, belki bi' gün sevgilin olurum.”
Ardından gelen Ari Barokas şarkısı İçimde Bir Bahar, albümün giderek artan kalite vitesini daha da yükseltiyor ve hem gitar hem basları hem de davullarıyla tamamen bir bütün olarak bizi yakalıyor. Özellikle nakarattaki davulların akılda kalıcılığı ve her nakarat sonrası o tamamlayıcı gitar riff’leri de gerçekten yerlerine çok muntazam bir şekilde oturuyor. Doğadan alınan şarkı sözü betimlemeleriyle ve bir başka Barokas şarkısı olan Aman Aman’daki gibi ikili back vokalleriyle dinleyiciye iz bırakıyor.
Anılar, O Geceler, albümün en çok etkileyen eserlerinden biri oluyor. Verse’lerdeki sözleri tamamlayıcı gitar arpejleri, geçmişe saf bir özlem duyan o şarkı sözleri, pre-chorus davul atakları ve olağanüstü bir duygusallıktaki nakaratıyla dinleyiciyi altüst etmeyi başarıyor. Melodinin muazzamlığı henüz ilk dinleyişte bile insanı yakalayan türden oluyor. Özellikle konserlerde canlı canlı izlemenin ayrı bir tat vereceği bir parça bu. Bütün şarkı boyunca akıp giden duygusal hava ise outro’daki o 30 saniyedeki haykırışlarla tamamen zirve noktasını buluyor ve parçayı orada bırakıyor. Darmadağın oluyoruz. Kesinlikle yeni bir Duman hiti adayı. Albümün en özel şarkılarından biri.
“Hеr yanımda sancılar, sırtımda gitar, çekmişim yine etrafa duvar.”
Farkımız Yok, ilk saniyesinden son anına kadar bir Mutlugil şarkısı olduğunu belli eden bir karmaşaya sahip olan parçalardan biri. “La la la la” kısımlarıyla dinleyiciyi yakalayan eser, oldukça dağınık olsa da bir o kadar etkileyici bir gitar solosu ile taçlanıyor.
Sonrasında gelen Ben Senden Vazgeçmem ile yine albümün ikinci yarısındaki kaliteyi sürdüren grup, bu şarkıda Yanıbaşımdan’ı andıran tane tane çaldıkları gitar melodileriyle beraber albümün en dikkat çekici işlerinden birine imza atıyor. Bestenin notaları ise özellikle Elliott Smith’in efsane albümü Either/Or’daki 2:45 AM parçasındaki melodilerini anımsatıyor.
Maşallah, hem şahane siyasi sözleri hem de enerjisi ile adeta Eyvallah vol.2 hissiyatı veriyor. Hatta şu sözleri ile de Masal şarkılarına selam çakıyor:
“Bir varmış bir yokmuş
Evvel zamana bi' padişah varmış
Halk sefilmiş, halk hep açmış
Kuyruklarda yemek dilenirmiş”
Ayrıca Duman yine Tangöze’nin kalemiyle yapacağını yapıyor ve haksız yere tutuklanıp hapsedilen birçok muhalif gazeteciyi de unutmadığını bas bas bağırıyor, hayranlık duyuyoruz:
“Kimi yazarmış, kimi çizermiş; saltanatı eleştirirmiş.
Bunu yazanlar, böyle çizenler zindanlarda çürütülürmüş”
Albümün kapanışını yapan Zelzele, 53 bin 537 vatandaşımızı kaybettiğimiz elim olay olan 2023 Kahramanmaraş depremlerini bize olabilecek en özel şekilde hatırlatıyor. Üzerinden bu kadar çok süre geçmemesine rağmen o malum deprem, ne yazık ki toplumumuzun gündeminden tamamen düştü. Duman’a hayatımız boyunca hiçbir zaman unutmamamız gereken bu acılı günü bize bir kez daha hatırlatacak hassasiyete sahip, “sanatçı gibi sanatçı” oldukları için gerçekten çok teşekkür ediyoruz.
“Zelzele sandım, bak, kadermiş; kaderden kaçılmaz, yıkıp geçer.”
Genel olarak ise ilk yarısında Kufi ve Haykırdım Ben ile bizi yükselten albüm, ikinci yarısı ise bir bütün olarak dinleyiciyi avucunun içine almayı başarıyor. Yine de keşke bu 16 şarkılık bir albüm değil de 10/10’luk yani 10 şarkılık bir kayıt olsaydı dedirtiyor. Parçaların ise süre uzunlukları genel olarak fazla kaçmış, çoğu şarkı biraz daha olsa kısaltılabilirdi diye düşündürüyor.
Hem bu eksikliklere hem de majör PR hatalarına rağmen, ülkemizin çıkardığı en büyük müzik gruplarından birinin 11 yıl sonraki bu özel geri dönüşüne tanıklık etmek çok mutlu ediyor. İyi ki varsın Duman. İyi ki hala müzik yapıyorsun ve bize o güzel Eski Türkiye’yi hatırlatıyorsun…