“Bir albümü yazmaya başlamadan önce ne kadar çok not tutarsam o kadar iyi hissediyorum. Zihnimde zaten sürekli gezen albüme çok daha iyi odaklanmamı sağlıyor bu not tutma işlemi.” (Skyroad Dergisi, 2023)
Albüm Puanı: 8,5/10
Öne Çıkan Parçalar: 1. Kimi Hatırlasam 2. Bu Kaçıncı İsyan 3. Savrulur Zaman
Kayra, modern yerli rap sahnemizin en kıymetli sanatçılarından biri. Günümüzde “tabela” yapan çoğu ismin aksine, hala oldschool hip-hop peşinde olan bir müzik adamı. Şu an yazımızı okuyan herkesin de çok iyi bildiği gibi Kayra, bu doğrultuda net olarak kendi dünyasında kendi “hikayelerini” anlatmanın peşinde.
Hikaye kelimesi, çoğu müzisyen için oldukça önemlidir elbette, ama söz konusu Kayra olunca, müziğinde daima bir hikaye anlatmayı kafasına koymuş bu sanatçı için anlamı daha da derinleşiyor. Kayra, bir rap sanatçısı olmanın da ötesinde, bir hikaye anlatıcısı.
Bunu da yıllardır sürekli (ama sürekli) üreterek, eline kalemini alarak ve devamlı düşünerek gerçekleştiriyor. Düşüncelerini kağıda döktüğünde ise ortaya sihirli evrenler çıkıyor. Bu evrenlerin yaratıcısı olarak, her albümünde ve eserinde bir konsept yaratarak, sadece söz-müzik uyumunu değil; aynı zamanda da bir hikaye-olay örgüsü uyumunu da işlerinde mutlaka sağlıyor.
Biraz önce üretmekten bahsettik, Kayra’nın 20 Ekim 2023’te ortamlara saldığı Ömrümün Son Güzel Günleri albümüne detaylı bir şekilde değinmeden önce şunu ifade edelim: Onur İnal, kendini üretmeye adamış modern bir semt şairi. Bu albüm bile 2023’teki ikinci albümü. Cehennem Kundaklayanlar EP’sini Nisan ayında çıkardığını unutmamak gerek. Bununla birlikte, şu ana kadarki diskografisine baktığınızda, “üretmeye adamış” ifadesinin detaylarını inceleyebilirsiniz.
Peki bu şair, şiirlerinde ne anlatıyor gibi klişe bir edebiyat sorusu soralım? Bunu cevaplamak elbette birkaç satırda kolay değil; ancak genel hatlarıyla özetlemek gerekirse, kişisel hesaplaşmalar, hayatın içinden anekdotlar, çocukluktan kalma psikolojik travmalar, insan analizleri, şehir hayatı, köy hayatı (Bütün Ayazların Ortasında), kısaca şöyle diyelim: Hayat ve ölüm.
Bu derin konular ise Kayra’nın şairane lyric’leriyle ve çalıştığı kaliteli prodüktörlerin altyapılarıyla beraber, defalarca loop’a alınabilen zamanın ötesinde birer hip-hop hit’ine dönüşüyor. Evet, şimdiye kadar sürekli sanatçıyı övdük ama müzik piyasası tarafından yeterli kadar övülmediğine üzüldüğümüz bir sanatçı olduğu için sabaha kadar da övebiliriz (bkz. underrated af).
Ömrümün Son Güzel Günleri, Kayra’nın dördüncü solo stüdyo albümü. Aynı zamanda da art arda dördüncü siyah - beyaz kapağa sahip albümü. Bunun bir tesadüf olmadığı da sosyal medya profil resimlerinin de renksiz olmasıyla kanıtlanabilir. Buna karşın, albüm kapakları siyah ve beyazdan ibaret olsa da anlattığı hikayeler sonsuz sayıda renk içeriyor. Çoğunlukla karanlık bu renkler belki de evet, ancak yine de bütün olarak ürettiği şarkıların tamamına bakıldığında, oldukça farklı konularda farklı flow’larla eserlerini bize sunduğunu görebiliyoruz.
Daha önce albümlerinde yarattığı konseptlerden bahsetmiştik, bir önceki albümde albümün ismiyle müsemma (Meçhul Bir Yalnızlığa Dair) olduğunu ve yalnızlığı tema aldığını düşünürsek, bu albümde de sanatçı, paralel bir yoldan gidiyor. Ömrümün Son Güzel Günleri’nde Kayra, “ölüm” konseptine dayanarak hikayelerini anlatıyor. Albümü dinlemeden bile şarkı isimlerine bakarak bunu gözlemlemek zor değil.
Kayra’nın işlerine değinmeden çok kıymetli prodüktörlere bir parantez açalım. Sanatçının uzun süreli yol arkadaşları A-Bacchus ve Fonetik, gerçekten bu albümde tek kelimeyle muazzam bir performans ortaya koyuyor. Özellikle temponun sürekli akışkan bir şekilde kesilmeden ilerlemesi ve beat’lerde sadece özellikle dikkat ederseniz fark edebileceğiniz detayları sayesinde bu albümdeki prodüktörlük seviyesi, oldukça yüksek bir seviyede.
İkili, daha önce bir önceki albüm Meçhul Bir Yalnızlığa Dair’de de prodüktörlük koltuğunda oturmuştu. Ancak net bir şekilde söyleyebiliriz ki o albümde göre, çok daha detaylı ve özenli bir eser var şu an karşımızda.
Albümün şarkılarına detaylı bir şekilde göz atmak gerekirse, hazır prodüktörlerden bahsetmişken açılış parçası Hikaye Bitti Çoktan’ın oldschool yaylı beat’leriyle nasıl akıp gittiğini konuşalım. 2 dakika 17 saniye resmen 30 saniye gibi sürüyor, beat’ler ile Kayra’nın flow’larında öyle bir uyum var. Albümün biraz da intro’su gibi olan bu şarkı, nasıl bir albüm ile baş başa olduğumuz konusunda bize ciddi spoiler’lar veriyor ve akıp gidiyor: “Ömrümün küsuratı darmaduman. Sonunda ağlanan bi' film değildi maalesef bu. Sustum, konuşmakla olmuyordu.”
Ardından gelen Bağışla ile beraber, tıpkı Bütün Ayazların Ortasında’da olduğu gibi, bu albümde inanılmaz akılda kalıcı nakaratlar silsilesi de başlıyor. Kayra, bu albüm ekseninde gerçekten de nakaratlara ayrı bir özen göstermiş. Genele rahatlıkla yayabileceğimiz bir tespit bu. Rhyme bütünlüğü açısından bu albümdeki nakaratlar gerçekten de bambaşka bir seviyede.
“Bağışla; gözlerim zayıflar, hatırla
Taşındı onlar bi' akşamüstü bur'dan
Uzaklar var ve berbat ağustoslar
Her anım inkâr, kallavi efkâr”
Bir sonraki parça Tarihte Bugün ve Dursa Dünya’da da bu chorus show’u görebilmek mümkün ancak genel hatlarıyla bu parçalarda anlatılan hikaye bütünlüğü, albümdeki diğer hit potansiyelleriyle kıyasla bir tık daha standart bir noktada duruyor.
Bu Kaçıncı İsyan, albümün standartlarının net bir şekilde en üstünde duran eserlerden biri oluyor. Kayra’nın, bir önceki albümün Spotify’da en çok dinlenen şarkısı Duymuyor Beni Ankara’da iş birliği yaptığı yetenekli sanatçı Yiğit Seferoğlu, şarkıya usulce giriyor. Devamında ise bir anda yükseliyor ve son yıllarda bir yerli rap şarkısında duyduğumuz en etkileyici nakaratlardan birine şahitlik ediyoruz:
“Affet; gülmedi yüzüm, geçmedi hüzün
İçimden kurtar, at ruhumu
Kalmadı çözüm, kör iki gözüm
Bu savaşta yoruldum”
Özellikle “bu savaşta yoruldum” dizesinde bir “Prime Teo” çığlığını hissetmemek elde değil. Seferoğlu ve Kayra’nın bu şarkıdaki uyumu, gerçekten de oldukça üst düzey bir seviyede. Seferoğlu’nun güçlü nakaratı ve Kayra’nın sözlerindeki detaycılık, şarkıyı loop’a aldırıyor ve hiç bıktırmadan defalarca dinlettiriyor. Şair, kelime haznesini yine konuşturuyor: “Kızıl gün batımlarında namlu. Şehre yirmi koldan ablukaydı, şuursuz bu kurgu.”
Bunun yanında, yine ayrı bir düet güzelliği olan Katil Gramofon, chill nakaratı sayesinde dinleyicisini henüz ilk dakikasında yakalamayı başarıyor. Fredd, oldukça akılda kalıcı bir beste üzerinde nakaratıyla şarkıyı başarılı bir şekilde tamamlarken Kayra ise albümdeki genel vokallerinin aksine burada daha sakin bir tonda tane tane işliyor sözlerinin büyüsünü: “Ben sükûtu ciğeri deşen şarkılarda gördüm.” (bkz. Bir Eve Hangi Gün Gidilmez)
Devamında gelen Savrulur Zaman, retro beat’lerin üzerine döşenmiş bolca “-an” rhyme’ı içeren nakaratı ve bunun da ötesinde hissettirdikleriyle, albümün en özel işlerinden biri oluyor. Beat’lerin üzerine anlatılan bu Kayra hikayesi, insanı alıp başka diyarlara götürüyor ve iliklerine kadar sonbaharı size hissettiriyor.
Zaten hem albüm kapağındaki yağmurluğuyla, hem ölümü simgeleyen sonbahar yani düşüş (fall) lyric’leriyle hem de elbette Ekim ayının sonunda çıkmasıyla tam bir sonbahar albümü bu. Savrulur Zaman ise bu umutları “sararmış” yapraklarla bezeli albüm “ağacının” en sağlam köklerinden biri: “Eski lunaparkın arkasında vurul'caksın bi' akşam. Rivayet değil, hakikat.”
Albümün en ön plana çıkan eserlerinden olan Kimi Hatırlasam, belki de ilk dinleyişte en çok etkileyen parça oluyor. Kayra’nın flow’ları ve çoklu kaydedilen vokallerinin o şahane nakarat bestesi ile birleşmesi sonrasında, ortaya unutulmaz bir eser çıkıyor. Asla unutulmayacak bir Kayra hiti bu, çok belli.
Nakaratındaki sözler zaten sizi o kasvetli sonbahar günlerinden bir anda çıkarıyor ve ışıkları loş bir sahil kıyısı akşamına götürüyor. Rüzgar çok hafif şekilde eserken, çimlere uzanıp sadece o’nu düşünüyorsunuz. O’nun kim olduğu ise bu şarkıyı dinleyen herkese göre değişir elbette; ancak değişmeyen tek şey, bu şarkıyı dinlerken hissettiğiniz müthiş duygu. “Esneyip boşluğa, uzanıp toprağa. Kimi hatırlasam sen gelirsin aklıma.”
Bıçakları Sırtımda Hayatın parçasında daha önce güçlerini birleştirmiş olan Kayra ve Perdenin Ardındakiler’in ses rengine bayıldığımız vokali Doruk Ereşter, bu albümde de Küçük Şehirlerde Trajik Tesadüfler parçasında tekrar bir araya geliyor. Ereşter, vocal range’iyle yine ufak çaplı bir şov yaparak sizi adeta mini bir opera dinletisine götürüyor:
“Kalbine sor, hiç çığlıkları susturur mu? Derdine yan, hiç yokuşlara koşturur mu?”
Kayra ise çok net bir şekilde sözleri aracılığıyla kendisiyle hesaplaşıyor: “Uykunun soluğunda muazzam huzur. Epeydir sormadım, nasılsın Onur?” Bu sorunun cevabını biz elbette bilemeyiz ama özetle şunu söyleyebiliriz ki böyle baştan sonra kalite kokan bir albüm yaptıktan sonra Onur Bey’in kesinlikle kendini iyi hissetmesi lazım. O “muazzam huzur”a erişiyoruz, bu albümü dinledikten sonra çünkü.
Albümün şerefine açılan omrumunsonguzelgunleri.com internet sitesinde albümün plağının ilk 500 baskısı an itibariyle tükendi. Fazlasının basılmasını ve onun da tükenmesini bekliyoruz, hiç şaşırtıcı olmaz; çünkü - belki kıyaslamak doğru değil ama - Bütün Ayazların Ortasında’dan sonra belki de en başarılı solo Kayra eseri dinliyoruz. Kendi diskografisinin doruklarında bir yerde konumlanıyor albüm. Hiç şüphesiz ki 2023’ün en başarılı yerli rap albümlerinden birini dinliyoruz.
“Bu albümün fikri 2020 yazında oluştu. Ne anlatacağımı biliyordum ve gerçekten çok güzel bir şekilde ilmek ilmek örebileceğim bir hat vardı aklımda.” demiş sanatçı bu albüm hakkında, gerçekten de o hattın ne kadar detaylı ve kaliteli bir şekilde işlendiği çok malum. Başarılarının ve dolayısıyla anlatılacak yeni hikayelerinin devamını diliyoruz.
Ellerine sağlık Zapkinus.