Måneskin, son zamanların en kısa zamanda parlayan ve kendisinden bahsettiren grubu oldu. Eurovision’da halk oylamasıyla elde ettikleri büyük başarı, farklı tarzları ve çoğu kişinin özlem duyduğu şekilde rock müziği özgün bir şekilde yapmaları bunun sebepleri arasında sayılabilir. Måneskin, son zamanda adını aslında Frankie Valli’nin yazdığı Beggin’ şarkısıyla duyursa da ikinci stüdyo albümleri Teatro D’Ira - Vol. I’de kendi yazdıkları keşfedilmesi gereken ve en az Beggin’ kadar ünlü olması gereken şarkılar da yer alıyor. Gazap Tiyatrosu adını taşıyan bu albümü yakından inceleyelim.
Albüm, Eurovision şarkıları Zitti E Buoni yayımlandıktan birkaç ay sonra 19 Mayıs 2021’de yayımlandı. Albümün ilk şarkısı da bu şarkı oldu. İddialı bir girişle hızlı bir ritim ve bir rock riffiyle başlayan şarkı, ilk saniyesinden akılda kalıyor ve zıplama isteği oluşturuyor. Şarkının Eurovision’daki başarısı da şarkının İtalyanca olmasına rağmen nakaratta çok kez benzer bir cümleyi tekrar etmesi, ritmin ve riffin de sürekli tekrar etmesi ve grubun sade ama çarpıcı şovları Eurovision’da kısa bir sürede çok akılda kalıcı olmasına, sonunda da onlara galibiyeti getirmesine sebep oldu. Bir de arada birçok kişinin anlayabileceği gibi "parla" diye başlayan ve yine çok kez tekrar eden bölüm de şarkıya farklı bir soluk katıyor hem de diğer Latin dillerinde de benzer kelimelerle ifade edilen "konuşmak" kelimesi anlaşılıyor.
Şarkının sözlerine de yakından bakarsak, Måneskin farklı olmaktan bahsediyor. Aynı müzik endüstrisi içinde hip-hop ve pop müziğin yükseldiği ve revaçta olduğu bir dönemde Måneskin’in 1970’lerdeki gibi glam rock tarzında giyinen bir grup olması da onların farklılıklarından en belirgin olanı çünkü onlar, kafayı yemiş olabilirler ama hiç değilse onlar gibi değiller.
Albümün ikinci şarkısı Coraline, adını bir kadının isminden alıyor. Şarkı iki ana kısımdan oluşuyor. İlk kısımda bu gizemli kadının ismi çokça tekrar ediliyor ve arpej gitarlarla ballad olarak başlıyor, Damiano David’in sakin sesine eşlik ediyor. Şarkının nakarat kısmında ise gitarlar akor çalmaya başlıyor. Damiano da Coraline’in bir gülüşü için yapabileceklerini anlatıyor. Öyle güçlü hisleri var ki Coraline’in bir damla gözyaşı onun için okyanuslar, o gülsün diye onunla zaman geçirmek için her şeyini verir ve karşılığında hiçbir şey istemez. Aynı Elvis Presley’nin de asla inanmadığı bir şarkıyı söylemediği gibi Damiano David de İtalyanca seslendirdiği şarkıyı öyle inanarak söylüyor ki ne demek istediğini anlamasak da hissediyoruz. Şarkı başladığı yere geri dönerek bizi başladığım yere geri bırakıyor, ama çok hoş bir aşkı hissetmiş bir şekilde buluyoruz kendimizi. Şarkının dönüşleri, etkileyici gitar solosu ve zarif sözleriyle albümün en iyi yazılmış şarkılarından biri olmuş.
Grubun metal türüne yaklaşan üç İtalyanca şarkısı Lividi Sui Gomiti, In Nome Del Padre ve La Paura Del Buio; albümdeki diğer şarkısı düzenleme ve katmanlılık olarak geride kalan şarkılarından. Ama rock, punk gibi metal türünde de grubun şarkılar yapabildiğinin göstergesi. Bu şarkılar da kimlik kargaşası ve büyümekle ilgili sorunları daha sert ve agresif bir şekilde anlatıyor.
Grubun Beggin’ cover’ı ile birlikte en meşhur olan şarkılarından biri I Wanna Be Your Slave de bu albümde yayımlandı. Adından da anlaşılabileceği gibi daha cinsel içerikli bir şarkı olan bu şarkının Iggy Pop ile olan versiyonu da var. Basit ama hızlı bir ritimle başlayan şarkı hem dans ettiriyor hem de bir rock şarkısının içermesi gereken melodi ve gitar soloyu da içeriyor. Damiano David’in şarkının performansında tezatlıkları teatral bir şekilde mimikleriyle anlatması da şarkıya ayrı güzel bir hava katıyor. Yine de Måneskin’in bu albümde sözleri ve müziğiyle çok daha etkileyici şarkıları varken I Wanna Be Your Slave ve bir cover olan Beggin’in öne çıkması üzücü.
For Your Love daha hızlı bir rock şarkısı olarak başlıyor. Victoria De Angelis'in agresif bas ritimleri Damiano David’in karşısındaki kişi için aşkı için her şeyi yapacağını ve sert isteklerini anlatan sözlerini içeriyor. Bir aşk şarkısı olsa da daha çok dans etme isteği uyandıran çok iyi düzenlenmiş bir hard rock şarkısı.
Albümün kapanış şarkısı Vent’anni, Teatro d’ira Vol.I’den yayımlanan ilk tekli. Vent’anni, "20 yaş" demek, grup üyelerinin hepsi 20’li yaşlarının başında ve hayatlarında ilerledikleri farklı yol onlarda bir çeşit drama ve adlarının diğerlerinin arasında kaybolacağının endişesini yaratmış. Aslında bu sadece onlara özel bir şey değil. Hepimiz büyürken, hayatımızda yaşadığımız değişimler karşısında onlar gibi hissediyoruz. Hayatın önüme koyduğu mücadelelere hazırlanıyoruz. Sadece yirmi yaşındayım diyerek gitarla şarkıya melankolik bir şekilde giriyor. Klibinde de olduğu gibi Måneskin üyeleri enstrümanlarıyla birer birer şarkıya yeni katmanlar olarak giriyorlar. Yirmi yaşında yetişkinliğe yeni adım atan insanlar olarak gelecekten korkuyorlar, yine de yaptıkları tüm hatalar için özür diliyorlar. Her şeye rağmen sadece yirmi yaşında olsalar da hayatın karşılarına koydukları her türlü engele rağmen ve koşacaklar ve diğerlerinden farklı kalacaklar söz veriyorlar ki yarın herkes onlardan bahsedecek. Biliyoruz ki bu sözlerini çok kısa sürede tuttular ve artık herkes onlardan bahşediyor.
Grubun özgün şarkılardan oluşan ikinci albümü Teatro d’ira - Vol. I albümü, ilk albümleri Il Ballo Della Vita albümüne kıyasla müziklerinde ne kadar ilerleme kaydettikleri, sözler ve müziğin çeşitliliğ açısından ne kadar ilerlediklerinin göstergesi. Grup üyeleri yaşadıkları bunalımları, kimlik karmaşaları ve gelecek kaygılarını anlatan şarkılarla dinleyiciyi büyülüyor ve bir süre onlara dertlerini unutturuyor. Yine de Måneskin, aslında müzikte devrim yapmış bir grup değil. Özellikle 1960’ların sonunda meşhur olan punk rock hareketini günümüzde sürdürmeye devam ediyorlar. Son zamanlarda trend dışı olan rock müziği iyi bir şekilde yeniden oluşturdukları, asi tarzları ve kaliteli şarkılarıyla geçmişin müziğini yeniden popüler hale getirmeyi başardılar. Bundan sonra müziğin ilerleyişinde rock türleri daha da çok ünlenecek mi yoksa rock bir daha altın çağını yaşayamacak mı zamanla göreceğiz.