![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_befd9fa7377d4fc69fd100a86b5d4dc1~mv2.png/v1/fill/w_980,h_664,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/b4d899_befd9fa7377d4fc69fd100a86b5d4dc1~mv2.png)
“Ayın karanlık bir yüzü yok. Aslına bakarsanız her yanı karanlık.” -Roger Waters
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_421a54b1f83f49a7adf7fd8328764195~mv2.png/v1/fill/w_980,h_980,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/b4d899_421a54b1f83f49a7adf7fd8328764195~mv2.png)
The Dark Side Of The Moon rock tarihinin en bilinen albümlerinden biridir. Albüm Londra, Abbey Road’da kaydedilmiş ve 1 Mart 1973 tarihinde yayımlanmıştır. Prodüksiyonu Alan Parsons tarafından yapılmıştır. Yaklaşık 14 yıl boyunca listelerde kalarak en uzun süre listelerde yer alan albüm olmuştur.
Albüm sıra dışı kapağı, vokal düzenlemeleri, gitar soloları, şarkı sözleri ve hatta şarkılarının sıralanışı ile müzik tarihinde öncü olmuştur. Müzikal olarak birçok deneme yapılmış, farklı sesler ve hatta grup üyeleri tarafından yapılan röportajlar kullanmıştır. Albüm baştan sona bir bütün oluşturmaktadır. Bu özelliğini ve albümde anlatılanları özümseyebilmek için şarkıların albüm sırasıyla dinlenmesi gerekir. The Dark Side Of The Moon, müziğin yapılma ve dinlenme şeklini değiştirmiştir.
Pink Floyd üyeleri albümü oluştururken kendi yaşadıkları turne yorgunlukları, rock yıldızı hayatı ve eski grup üyesi Syd Barrett’tan ilham almışlardır. Kendi yaşadıklarından hareketle herkes için anlaşılabilir olanları yazmışlardır. Sonuç olarak da herkesin içinde kendini bulabileceği harika bir eser ortaya çıkmıştır.
The Dark Side Of The Moon’un ikonik albüm kapağı Storm Thorgerson tarafından tasarlanmıştır. Üçgenlerin hayatı temsil ettiği düşünülmüştür. Albümün iç tasarımında da üçgenlere sıkça yer verilmiştir.
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_f2bcb2c201204d8ebb817dd0cf8721cd~mv2.png/v1/fill/w_980,h_636,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/b4d899_f2bcb2c201204d8ebb817dd0cf8721cd~mv2.png)
1- Speak To Me
Albümün ilk parçası çok basit bir isme sahip: Benimle konuş. Kalp sesleri, saat tıkırtıları, para şıkırtıları ve insan sesleri duyuyoruz. Pink Floyd üyeleri albüm kayıt sırasında insanlara sorular soruyor ve cevaplarını şarkılarda kullanıyorlar. Bu sorular arasında “en son ne zaman şiddetli bir eylemde bulundunuz?” ve “bu eylemde haklı mıydınız?” gibi kişisel sorular da bulunuyor. Speak To Me bu kayıtları içeriyor. 1 dakikalık bu şarkı tüm albümün bir tanıtımı gibi başlıyor. The Dark Side Of The Moon hayatın karmaşası ve kaosunu 1 dakikaya sığdırıyor.
2 - Breathe (In The Air)
İkinci şarkı da basit bir komutla başlıyor: Nefes al. İlk başta konuştuk ve dertlerimizi, endişelerimizi anlattık. Pink Floyd ise bize rahatlamamızı ve bir nefes almamızı söylüyor. Umursamaktan korkma diyerek hayatın gerçeklerini ortaya koyuyor. Hepimiz korkuyoruz ve hayat bazen ağır gelebiliyor. Breathe (In The Air) kısa bir rahatlık veriyor.
‘’Breathe, breathe in the air
Don't be afraid to care’’
Fakat, şarkı bir anda hızlanıyor. O rahatlık ve nefes alma işlevini yitiriyor. İnsanlar tavşanlara benzetiliyor. Koşma zamanı, dinlenmek yok. İşin bittiyse yenisini yapman gerekiyor. Güneş yüzü görmeyi unutmak gerekiyor. Hepimizin yaşadığı bitkinlik ve yorgunluk anlatılıyor. Yine de koşturmamız bitmiyor.
3 - On The Run
Hayat koşturmacası sözsüz bir şekilde karşımıza çıkıyor. Havalimanı anonsları, ayak sesleri ve kalp atışları duyuyoruz. Hepimiz bir telaş içindeyiz. Yetiştirmemiz gereken işler var. Bu tempo sürdükçe yoruluyoruz. İşlerden ve hayattan bıkıyoruz. Seslerin hızlanması ve nefes nefese kalma sesleri hayata karşı yorgunluğumuzu gösteriyor. Sonra bir çarpma sesi... Artık koşmuyoruz çünkü koşacak vaktimiz kalmadı.
‘’Live for today, gone tomorrow. That's me.’’
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_7001cf6e6fc448c5a7eef5d49c25dfc6~mv2.png/v1/fill/w_500,h_331,al_c,q_85,enc_avif,quality_auto/b4d899_7001cf6e6fc448c5a7eef5d49c25dfc6~mv2.png)
4 - Time
Alarmlar çalıyor. Bu her gün kurduğumuz alarmlar sesleri, kilise çanları ve metronom da var. Time çok ürkütücü bir şekilde başlıyor. Bir anda gitar ve David Gilmour’un sesi ile bu harika Pink Floyd şarkısı başlıyor. Birçok müzikal dönüşe ve düşündürücü sözlere bir rock klasiği.
"Ticking away the moments that make up a dull day
Fritter and waste the hours in an offhand way"
Zaman, sahip olduğumuz ama dikkatsizce yaklaştığımız ve değerini bilmediğimiz en değerli varlığımız. Gün içinde dakikalarımızı, saatlerimizi gereksiz ve anlamsız işlerle uğraşarak harcıyoruz. Bununla birlikte hayatın anlamını arıyoruz ve yıllar geçiyor. Ne yaparsak yapalım zaman geçiyor. Şarkının dönüşleri ve inanılmaz gitarı bizi kısa bir süre uzaklara götürüyor. Evde olmayı, kemiklerimizi ateşte ısıtma ve rahatlama isteği oluşturuyor. Time elimizdeki vakti en iyi şekilde değerlendirmeyi hatırlıyor.
"The sun is the same in a relative way, but you're older
Shorter of breath, and one day closer to death"
5 - The Great Gig In The Sky
Zamanın önemini vurguladıktan sonra The Dark Side Of The Moon bizi ölümle yüzleştiriyor. David Gilmour bu parçada hiç söz olmamasını istemiştir. Yavaş bir piyano ile konuşan bir adam duyuyoruz. “Ölümden korkmuyorum. Neden korkayım ki bir gün öleceğim zaten ne zaman olduğu fark etmez.” diyor. İnsanın mantıklı sesi bu şekilde konuşuyor çünkü ölüm kabullendiğimiz bir son.
‘’I am not frightened of dying
Any time will do, I don't mind
Why should I be frightened of dying?
There's no reason for it, you've gotta go sometime’’
Bir anda piyano kesiliyor. Bateri sesleriyle Clare Torry’nin ürpertici çığlıkları başlıyor. Şarkı daha dramatik bir hale geliyor. Bu da kalbimizin sesi. Ne kadar kabul etsek de ölmek istemiyoruz. Kaçıracağımız birçok şey var. Okumak istediğimiz kitaplar, görmek istediğimiz yerler, izlemek istediğimiz filmler var. Ölüm bunları yapamayacağımız anlamına geliyor. Piyano sesleri tekrar başlıyor. Müzikal bir şekilde sonumuza mantığımız duygularımızı ikna etmeye çalışıyor. Sonunda çığlıklar hafifleyerek kesiliyor. Sonumuzu istemesek de kabulleniyoruz. Karanlık bir sessizlik başlıyor.
Bu şarkıyla plağın ilk tarafının sonuna geliyoruz. The Dark Side Of The Moon tüm hayatı irdeleyerek bireysel konuları burada noktalıyor.
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_4518579236664856ae5a833d9b2c90ed~mv2.png/v1/fill/w_500,h_334,al_c,q_85,enc_avif,quality_auto/b4d899_4518579236664856ae5a833d9b2c90ed~mv2.png)
6 - Money
The Dark Side Of The Moon’un ikinci tarafı toplumsal konulara dokunuyor. Para, Pink Floyd’un toplumsal eleştirilerini başlattığı yer. Modern toplum eleştirilerinin çıktığı yer ekonomik eşitsizlikler. Yine de para insanın çalışması için ona enerji sağlıyor. Sonrasında istediğini alabilirsin deniyor. Hatta modern toplumda ihtiyacımız olmayan bir sürü ürün bize pazarlanıyor. Şarkıda da ihtişamlı rock yıldızlarının hayatları çiziliyor.
Para, toplumda adaletli bir şekilde dağıtılmıyor. Aç gözlü insanlar parayı biriktiriyor ve kimseyle paylaşmıyor. Bu da modern toplumun en büyük sorunlarından biri. Günümüzde de sosyal medyanın varlığı yaşamsal farklılıkları hiçbir zaman olmadığı kadar belirginleştiriyor. Money içerdiği toplumsal eleştirilerin klasik rock ile eşsiz bir buluşmasını sağlıyor.
Çok katmanlı bir şarkı olarak Money birçok dönüşe ve sert bass ve gitar partisyonlarına sahip. Ritim ve sondaki gitar solo da oldukça agresif. Bununla birlikte şarkının sonuna doğru insanlara sordukları soruların cevapları duyuluyor. İnsanlar neden uyguladıkları şiddette haklı olduklarını anlatıyorlar.
7 - Us And Them
Aslında şiddet uygulamanın meşru olduğu çok az yer var. Bunlardan karşımıza en sık çıkanı savaş alanları. Us And Them de o dönemde yaygın olarak yapılan savaş karşıtı söylemlere benziyor. Savaşa katılan askerlerin cephede olmayı kendilerinin seçmediğini anlatıyor. Birtakım sıradan insan biz ve siz diye ayrılıyor ve birbirleriyle savaşıyor.
İkinci kısımda sivil özgürlükler inceleniyor. Irkçılıktan bahsediliyor; bu da insanların kimlikleri üzerinden ayrılması üzerine. Kendimizi ve bize benzeyenleri “biz” ve diğerlerini “onlar” olarak ayırmaya çok yatkınız. Halbuki kim olduğumuzu seçerek doğmuyoruz.
Son kısımda insanların birbirine yardım etmemelerinden bahsediyor. Burada Us and Them bir önceki eleştiriyle birleşiyor, sınıflı toplum yapısı burada da eleştiriliyor. David Gilmour, ‘’Roger şarkının sözlerini basit ve anlaşılabilir yazdı’’ demiştir. Toplumsal hayatta karşılaşılan Us And Them her zaman geçerliliğini koruyan bir rock klasiği oluşturuyor.
8 - Any Colour You Like
Roger Waters eskiden porselen satarken “istediğiniz her renkten alabilirsiniz, hepsi mavi” der. Bu cümle Any Colour You Like’ın ana fikrini de vermektedir. Modern hayat içinde birçok kararı kendimiz alabilir ve hayatımızı yönlendirebiliriz. Ne giyeceğimiz, nerede yaşayacağımız gibi kararları tarih boyunca ilk kez bireysel bir şekilde almaya başladık. Bu bir dereceye kadar özgürlük sağlıyor. Buna rağmen birçok şey var ki üzerinde hiçbir söz hakkımız yok. Ekonomi, savaşlar ve politik hayata yön veremiyoruz. Aslında seçeneğimiz olduğu Roger Waters’ın ima ettiği gibi bir illüzyon. Günün sonunda seçeneklerimizin hepsi mavi.
9 - Brain Damage
Özgür gibi gözüktüğümüz bir toplumsal yaşam, zihinsel sağlığımızı nasıl etkiliyor?
Brain Damage, albümün ilk yazılan şarkılarından biridir. Roger Waters, şarkıyı yazarken yaşadığı mental sorunlar sebebiyle Pink Floyd’dan ayrılan Syd Barrett’i düşünmüştür. Çimlere çıkan, toplumun kurallarına uymayan kişi Syd Barrett’tir.
"The lunatic is on the grass"
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_1fd36acc863f4da0bd7a09f919150ec7~mv2.png/v1/fill/w_980,h_551,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/b4d899_1fd36acc863f4da0bd7a09f919150ec7~mv2.png)
Albümün adı da bu şarkının içinde geçiyor. Roger Waters “Bu, dinleyicilerle konuşan bir söz. Kötü his ve dürtülerin olduğunu biliyorum, çünkü bende de var, mesajını veriyor. Bazen benim de aynı şekilde hissediyor olmam dinleyiciyle doğrudan bağ kurmamı sağlıyor” demiştir.
Hayatta farklı seçimler yapan kişiler toplum tarafından eleştiriliyor. Farklı olanlar aynılaştırılmaya çalışılıyor. Karşılaşılan baskı kişide birçok hasara sebep oluyor. Kişi kendiyle yabancılaşıyor ve farklı olduğu için “deli” olduğuna kendini inandırıyor. Brain Damage, Syd Barrett hakkında olsa da toplumsal yaşamın mental etkileri herkes için benzerlik gösteriyor.
‘’You rearrange me till I'm sane
You lock the door
And throw away the key
And there's someone in my head but it's not me’’
Şarkının sonunda Syd Barrett’a bir gönderme var. Pink Floyd müziğine Barrett’sız devam ediyor. Farklı melodiler çalmaya başlıyorlar. Syd Barrett da ayın karanlık yüzüne gönderiliyor. İngilizce deli anlamına gelen “lunatic” kelimesinin Latince kökü ay sözcüğünden gelir. The Dark Side Of The Moon toplumun ''ışığını'' almayan aylılar içindir.
‘’And if the band you're in starts playing different tunes
I'll see you on the dark side of the moon’’
10- Eclipse
Albümün finali Eclipse’te Breathe’e geri dönüyoruz. Burada söylenen bir cümle tekrar ediliyor: ‘’All that you touch and all that you see’’
Tüm toplumu, insan zihinini ve kişisel sorunları inceliyoruz. Sonuç olarak insan tüm eylemlerinin toplamı olarak karşımıza çıkıyor. Roger Waters güneş ve ayın semboller olarak kullanıldığını söylemiştir. Işık ve karanlık. ''Hayatın sunabildiği tüm iyi şeyler önümüzde ama içimizdeki karanlık güç bunları algılamamızın önüne geçiyor,'' demiştir. Bunu da tutulma metaforu ile resmediyorlar. Her şey güneşin altındadır. Fakat, güneş, ay tarafından tutulmuştur.
"And all that's to come and everything under the sun is in tune
But the sun is eclipsed by the moon''
Dark Side Of The Moon, tüm hayatı doğumdan ölüme kadar irdeliyor. Acılarımız Pink Floyd tarafından görülüyor ve anlaşılıyor. Albüm ihtiyacımız olan desteği ve anlayışı sanatsal bir şekilde sunuyor. Sadece bir kere yaşıyoruz. Sahip olduğumuz zamanı iyi kullanmalıyız. Güneşimizin tutulmasına izin vermeden yaşamayı öğrenmeliyiz. Yoksa, her an kendimizi ayın karanlık yüzünde bulabiliriz.
''There is no dark side in the moon really
Matter of fact it's all dark.
The only thing that makes it look light is the sun.”’
Ve bu zor duyulan melodisiz son sözler albümün tüm anlatısını etkiliyor “Ayın karanlık yüzü yok, aslında tamamen karanlıktır.”