top of page

Radiohead'in 1997'den Kalan ''Glastonbury'' İntikamı

Yazarın fotoğrafı: themuzoorsthemuzoors



Radiohead – Glastonbury, 28 Haziran 1997


Thom Yorke ve arkadaşları… Şüphesiz ki Radiohead’in tarihe geçmiş en çarpıcı konserleri desek yanılmayız. Üçüncü albümleri OK Computer'ın yayımlanmasından iki hafta sonra Radiohead, Glastonbury festivalinden bir ‘’Manşet’’…



(OK Computer, albüm kapağı)


Bir grup olarak miraslarında çok önemli bir an oldu ve şimdiye kadar ki en büyük Radiohead performanslarından biri olarak hatırlanıyor. Radiohead'in, beğenip beğenmeseler de hatta büyük eleştiriler alsa da zirvede olduğu zamanlardı. Grup, en büyük iki albümünü yayımlamıştı ve o gecenin sonunda çamurlu Somerset'te İngiltere'nin en büyük grubu olarak adlandırılacaktı.



Şiddetli yağmur nedeniyle "Çamur Yılı" olarak anılacak Glastonbury, 1997'de 90.000'den fazla katılımcı gördü.


Öyle ki Hava oldukça kötüydü, iki gündür her şey ters gidiyordu. Festivalin iki sahnesi adeta çamura batmıştı. Kötüye gitmeye devam ediyordu ve Radiohead sahneye çıktığında işler daha da kötü hale geldi. Işıklar doğruca Tom Yorke’un yüzüne vuruyordu, monitör çalışmıyordu ve grup çaldıkları hiçbir şeyi duyamıyordu. Ancak kaos destansı bir performansın habercisi gibiydi. Grup, adeta tüm zorluklara rağmen orada bulunan binlerce kişinin unutamayacağı bir performans sergiledi.


Hadiseler zinciri öyle hafızalara kazındı ki, Thom Yorke BBC’ye verdiği bir röportajında ‘’ Performanstan vazgeçmenin eşiğindeydim, bir noktada Ed(O'Brien, gitarist)'e gittim. Omzuna dokundum ve' Ben dostum, sonra görüşürüz ‘dedim. Döndü ve ‘Eğer yaparsan, muhtemelen hayatının geri kalanını bundan pişmanlık duyarak yaşarsın’ dedi’’.




Grup, gösterinin teknik yönlerinden hayal kırıklığına uğramasına rağmen, hayranlar ve televizyon izleyicileri durumu zar zor fark etti. Q Magazine ''tüm zamanların en iyi gösterisi'' olarak adlandırırken, Glastonbury organizatörü Michael Eavis , grubun performansını "çok, çok dokunaklı" olarak nitelendirerek festivaldeki en iyi beş seti arasında listeledi


Glastonbury 28 Haziran 2003




1997’yi bu kadar özel kılan, sürekli kendini yok etme tehdidiydi. Teknik sorunlar seti rahatsız etti. Açılış şarkısı 'Lucky'nin ortalarında Ed O'Brien, arka vokallerini o kadar ahenksiz söyledi ki Thom Yorke kahkahayı patlattı.


En büyük anları, anıtsal bir aşağılık gibi görünüyordu, yıpratıcı bir durum olmalıydı. Radiohead seti bitirdi. Bununla miraslarının büyük bir bölümünü sağlamlaştırmışdılar. Bu durum onları, hem Alternatif Rock’ın gözdesi haline hem de kendi kendine patlamaya doğru ilerleyen bir grup yapıyordu. Onları bu kadar özel kılan da buydu.


2003 yılına gelindiğinde, Radiohead çok farklı bir grup olmuştu.Adeta çökmüşler ve yeniden doğmuşlardı ‘'Kid A'’ ve '’Amnesiac'’ albümlerini yaparken neredeyse bölünüyorlardı. Ancak altıncı albüm '’Hail to the Thief'’ ile geçmişe dönerek tamamen terk etmek arasında bir orta yol bulmuşlardı. ‘'Hail to the Thief'’ ile pek de neşeli değillerdi ama onların acımasız endişelerinin çoğu, yenilenmiş bir amaca yol açmıştı.




1997 Glastonbury seti travmanın bir karışımıysa, 2003 bir kutlamaydı onlar için. İlk kez, grup neşeli bir ruh halindeydi ve 97'den kalan tek bir teknik sorunla karşılaşmadılar, eski benliklerini son derece kendinden emin olarak çalmaya devam ettiler.


97'nin önemini göz ardı etmek saçmalık ama 2003'ün grup tarihinde de büyük bir yeri var diyebiliriz. Şimdi aynı başarıyı gerçekleştirmek için 2017'e gidelim…


Glastonbury 23 Haziran 2017,


Piramit Sahnesi'ndeki sevgiyle hatırladıkları 1997 görünümlerinden 20 yıl sonra aynı yerde…

Bu kez her şey istedikleri gibi gidiyor diyebiliriz. 2016 yılında çıkardığı dokuzuncu stüdyo albümü ''A Moon Shaped Pool''’dan ''Daydreaming'' ile konserin açılışı yapılıyor. Bu sefer herkes kendinden emin, duydukları şey gerçek ve kuşkusuz hissettikleri şey de!


Jonny’nin rahat ve klasik tavırları ile çaldığı enstrümanlara eşlik eden ve 20 yıl sonra aldığı intikam hazzı yüzüne yansımış Thom’un vokali, olan biteni özetliyor belki de. Bu alınan intikamla, aslında Radiohead’in müzikal kalitesini ne kadar ciddiye aldığını söylemek mümkün.


Sahnede Thom Yorke, "Miksomatoz" un ortasına doğru: "Sonra görüşürüz, Theresa. Çıkarken kapıyı kapat yeter. " dedi ve 1997’ye atıfta bulundu.


Ağırlıklı olarak set listelerinde OK Computer albümünden şarkılar yer alsa da aradan geçen 20 yıla, altı albüm sığdırmış ve bu albümlerden şarkıları eklemeyi de unutmamışlardır. Set listeleri hayranlarının genel olarak en sevdikleri parçalardan oluşuyor.

Radiohead'in 90'lı yılların en parlak dönemi, milenyum öncesi gerilim ve paranoyayla tanımlanıyordu ben ve genellikle herkes için, ancak grubu bugün alakalı kılan da bu. Neredeyse her şeye olan güvensizlikleri artık risk almayışları bizleri de etkiliyor. Deneysel yaklaşmayan, artık istediklerini yapan, solo çalışmalarına kaçan ve sorumluluk sahibi kocaman insanlar… Tabi ki biz hayranları tarafından bir şeyler bekliyoruz haliyle. Olsun, bize kattığınız duygular için minnettarız yine de beklemeye devam ederiz hem öyle ya ‘’biz beklemeyi seviyoruz, marifet, geminin gelmesi değil.’’

66 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page