![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_f37a894e7d984bb0af82be7f8088169e~mv2.png/v1/fill/w_980,h_551,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/b4d899_f37a894e7d984bb0af82be7f8088169e~mv2.png)
“I'm not afraid of computers taking over the world. They're just sitting there. I can hit them with a two by four.”
― Thom Yorke
Radiohead grubu 1993’te çıkardıkları Pablo Honey albümüyle ilk başarısını yakalamıştır. Uzun süren turnelerinin ardından 1997’de çıkardıkları Ok Computer albümü grubun ustalık eseridir. Albüm progresif rock türünü 90'lara taşımıştır. İlk önce eleştirmenler tarafından anlaşılmamış olsa da kısa sürede çok büyük bir başarı elde ederek Radiohead’i tarif eden albüm olmuştur.
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_8251388371b54fb886aac0ab96cfc7ea~mv2.png/v1/fill/w_730,h_730,al_c,q_90,enc_auto/b4d899_8251388371b54fb886aac0ab96cfc7ea~mv2.png)
Albümün yapılma süreci uzun ve deneyseldir. Grup ilk olarak Oxfordshire’da bir stüdyoya kapanmıştır. Sonra daha izole bir yer isteyerek 16. Yüzyıldan kalma St Cathreine’s Court şatosunda kendilerine bir stüdyo kurmuş ve burada müzikal deneyler yapmışlardır.
Ortaya çıkan eser dönemin rock, grunge ve alternatif akımlarından çok farklı ve bir o kadar da etkileyicidir. Ok Computer yapılma süreci ve müziğe etkisi açısından Pink Floyd’un efsane albümü The Dark Side Of The Moon ile benzeşir. İki albüm de kendi zamanlarını tanımlayan eserlerdir. İkisinde de insanın yaşadığı toplum içindeki konumu irdelenmiş ve yer yer eleştirilmiştir.
Ok Computer’ın en ilgi çekici özelliği içinde yaşadığımız teknoloji çağını öngörmüş olmasıdır. Yeni milenyumda insanlar ve makineler arasındaki bağın arttığı bir toplum hayal edilmiştir. Teknolojik gelişimin hayatımız üzerinde oluşturacağı etki irdelenirken fütüristik ve bir o kadar da distopik bir gelecek çizilmiştir. İnsanlarla makineler arasındaki bağ güçlenirken teknolojiye bağımlı olma korkusu ve bu dünyada var olabilmenin dayatmaları, gereklilikleri irdelenmiştir.
Albüm tematik ve bütünseldir. Sadece bir düşünce eseri olarak sözleri ile değil besteleri ve prodüksiyonu ile de rock tarihin benzersiz eserlerinden biri olmuştur.
1- Airbag
Thom Yorke bir araba kazası geçirmiş ve bu ttecrübesi onu derinden etkilemiştir. Airbag de insanın teknolojiye bağımlılığını göstermektedir. Hava yastıkları bizi kurtarıyor fakat tehlikede olmamızın asıl sebebi teknolojik bir araç olan arabalar değil midir? Araba kazasından kurtulmak bir nevi yeniden doğmak gibidir ama aslında arabaların varlığı bizi tehlikeye atmaktadır. Thom Yorke ise arabadan her indiğimizde canlı olduğumuz için sevinmemizi önermektedir.
“In a fast German car
I’m amazed that I survived
An airbag saved my life”
2- Paranoid Android
Albümün ikinci parçasının ismi Michael Douglas’ın Galaksinin Otostopçu Reherberi kitabındaki Marvin The Paranoid Android adlı robottan alınmıştır. Şarkıda modern teknolojik yaşamda karşılaşılan depresyon ve anksiyeteden bahsedilmektedir. Radiohead teknolojinin etkilerini öngörmüş ve müzikal olarak muazzam bir şekilde yansıtmıştır. Şarkı albümün müzikal olarak en katmanlı parçasıdır. Birçok geçiş, ritim değişikliği ve deneysel teknikler kullanılarak kaydedilmiştir. Sonuç olarak Radiohead Paranoid Android ile bize unutulmaz bir rock klasiği hediye etmiştir.
“What's that?
(I may be paranoid, but not an android)”
3- Subteranean Homesick Alien
Teknoloji çağında insan kendine ve çevresine ne kadar yabancılaşıyor? Albümün üçüncü parçası yalnızlığı irdeliyor. Ve teknoloji toplumuna bağlı olmayan kişi bir uzaylı gibi resmediliyor. İsmi Bob Dylan’ın Subteranean Homesick Blues parçasından esinlenilmiş.
''Show me the world as I'd love to see it
I'd tell all my friends but they'd never believe me
They'd think that I'd finally lost it completely
I'd show them the stars and the meaning of life''
4- Exit Music (For A Film)
Exit Music’in ilham kaynağı Baz Luhrmann’ın Romeo ve Juliet filmidir. Exit Music’te üzücü bir aşk hikayesi anlatılır. Birlikte kaçmak isteyen bir çift vardır ve onların melankolik hikayesi Radiohead’in en güzel şarkılarından biri olarak karşımıza çıkar.
''Wake from your sleep
The drying of your tears
Today we escape, we escape
Pack and get dressed
Before your father hears us
Before all hell breaks loose''
5- Let Down
Let Down ile albüm hayatın monotonluğa geri döner. İnsanlar sürekli bir yerden diğerine gitme ve işlerinin telaşında. Bir nevi robotlaşmış bir yaşam formu. Bu yeni teknolojik hayat onları ezmiş hatta böcek haline getirmiş. Hepimizin tek istediği bu hissi bir kenara bırakarak biraz rahatlamak. Thom Yorke, histerikliği bir kenara bırakmak ve kanatlara sahip olup uçmayı hayal ediyor. Fakat bunu beceremiyor. Let Down günün karmaşasından uzaklaşmak istediğimizde bize eşilk eden bir şarkı.
‘’Let down and hanging around
Crushed like a bug in the ground
Let down and hanging around’’
6- Karma Police
Albümün ortasına geldiğimizde en ünlenmiş şarkısıyla karşılaşıyoruz: Karma Police. Şarkının ismi grubun kendi aralarında yaptığı bir şakaya dayanıyor. Karma kişinin yaptıklarının karşılığını alacağına dair bir inanç. Karma, şarkıda insanileştirilmiş ve bir polise benzetilmiş. Yanlış bir şey yaparsanız Karma Polisi gelip size bedelini ödetir gibi bir mesaj var. Belki de Karma Police denilen kişiler de robotlardır. Müzikal olarak bu hissi şarkının sonundaki robotik seslerle hissedebiliyoruz. İnsanlar karma polisi karşısında yenik düşüyor.
‘’This is what you get
When you mess with us’’
7- Fitter Happier
![](https://static.wixstatic.com/media/b4d899_2c936c675fad43bf957f25b49dc6128d~mv2.png/v1/fill/w_980,h_490,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/b4d899_2c936c675fad43bf957f25b49dc6128d~mv2.png)
Fitter Happier soğuk ve mekanik bir sesle bize hayattaki mutluluğun klişe reçetesini veriyor. ‘’Spor yap, sağlıklı beslen’’. Yine de insanın mutluluğu onu bir çeşit robota çevirmiş. Kafeste antibiyotik alan bir domuz diyerek bu mutluluğun gerçekliği irdelenmiş, tarif edilen hayatın ne kadar ikiyüzlü olduğu önümüze serilmiş.
Duyduğumuz bu robotik ses Machintosh bilgisayarlarla yapılmış ve albümün ismiyle çok uyumlu bir parça ortaya çıkmış. Teknoloji ile gelen hayatın monotonluğu resmedilmiş.
8- Electioneering
Electioneering siyasi bir şarkıdır. Mühendislik ve siyasi seçimler kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşmuştur. Sözlerinde İngiltere’de Tony Blair’in Başbakan seçildiği kampanyada kullandığı sloganlar da yer alır. Şarkı daha agresif bir gitar sesine sahiptir.
9- Climbing Up The Walls
Radiohead’in en korkutucu şarkılarından biridir. Bir paranoya resmedilir. Her zaman gözetlenen veya kaçırılan biri tasvir edilir. Müzik de bir korku filmini andırır. Belki de bu bizi izleyen kişi bir insan değildir.
‘’And either way you turn
I'll be there
Open up your skull
I'll be there
Climbing up the walls’’
10- No Surprises
No Surprises artık insanların bıktığı noktada iç huzuru aramasını anlatıyor. Her sabah alarm sesleriyle kalkmaktan, bizi yavaşça öldüren bir işte çalışmaktan bıktık. Artık ne alarm ne de sürprizlere tahammülümüz yok. Bu hayattansa daha sakin ve huzurlu olacağımız bir yaşamı arzuluyoruz. No suprises müzikal olarak da verdiği melankolik hisle Thom Yorke’un ne demek istediğini hemen anlamamızı sağlıyor.
11- Lucky
Lucky'de Sarah adında bir karakterden bahsedilir. Thom Yorke, Sarah'nın kendisini sevgi ile öldürmesini ister. Kendini de bir süper kahraman gibi resmetmiştir. Fakat bu kahramanın süper güçleri yok. Hatta kendisi bir kumar bağımlısı. Şansı yaver giderse bu bataktan kurtulmayı umuyor. Sarah'nın varlığı ise onu aşk ile bu ''uçak kazasından'' kurtarabilir. Thom Yorke, Sarah ismini çok sevdiği için bu şarkıdaki karaktere bu ismi vermiştir.
''Pull me out of the aircrash
Pull me out of the lake
Cause I'm your superhero
We are standing on the edge''
12- The Tourist
Albümün 1997 versiyonundaki son parçası The Tourist. Seyahatinden eve dönen hüzünlü bir kişi anlatılıyor. Nakaratta bağırırcasına ''yavaşla'' deniyor. Arabayı kötü kullanan birine karşı çıkar gibi bir ifade var. Bunun anlamı albümün ilk şarkısı olan Airbag'e dönmesi. Dönüşü iki parçada da çalınan üçgen zil ile anlıyoruz. Bahsedilen turist aslında bir yere gitmedi. Bir araba kazasından kurtuldu. Bilinci yerine geldi. Ok Computer boyunca yakın geleceğin distopik dünyasında boğuldu. Artık, arabasında, kaldığı yerden hayatına devam etmeli ama o eskisi gibi biri değil, çünkü yakın bir gelecekte kendisini nelerin beklediğini öğrendi.
''Hey man, slow down, slow down
Idiot, slow down, slow down''
Müzik eleştirmenleri Ok Computer’ı en başta beğenmemişlerdir. Fakat bu albüm kısa zamanda çok başarılı olmuştur. Radiohead’in sonu olarak adlandırılan albüm, teknoloji çağının ve rock müzik tarihindeki bir başlangıcın habercisidir. Albümde anlatılan hikaye, hayattan kesitler ve duygular muazzam bir şekilde müzikal olarak irdelenmiştir. Elimizde her zaman duygularımızı ifade edebilecek bir rock albümü vardır. Radiohead, Ok Computer ile müzik tarihinde çok önemli bir yer edinmiştir.